Deliler Kimlerden Oluşur? Ekonomik Bir Perspektiften Bakış Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları: Bir Ekonomistin Girişi Bir ekonomist olarak, kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada yaşadığımızı sıkça hatırlatmak zorundayım. İnsanlar, toplumlar ve işletmeler, sınırlı kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları karşılamaya çalışırken, her kararın bir maliyeti ve sonucu vardır. Bugün, “Deliler kimlerden oluşur?” sorusunu ele alırken, aslında kaynakların sınırlılığı ve bireysel seçimlerin toplumsal sonuçlarını tartışıyoruz. Ekonomi, esasen bu kaynakların nasıl paylaştırıldığını, kimin nasıl bir seçim yaptığını ve bu seçimlerin tüm toplum üzerinde nasıl bir etki yarattığını inceleyen bir bilim dalıdır. Ancak, “deliler” terimi burada, ekonomik anlamda, toplumsal normlardan sapma, alışılmış davranış biçimlerinin dışında hareket etme…
Yorum BırakYol Hikâyeleri Yazılar
Ganayaklı Ne Demek? Bir Kelimenin Taşıdığı Hikâyeler, Anlamlar ve Gerçekler Bazı kelimeler vardır ki kulağımıza tanıdık gelmese bile içlerinde yüzyılların hikâyesini, toplumların değerlerini ve insan ruhunun en derin izlerini taşırlar. “Ganayaklı” da tam olarak bu türden bir kelime. İlk kez duyan biri için sıradan ya da hatta yabancı bir kelime gibi görünebilir. Ama anlamını, köklerini ve kullanım alanlarını incelediğimizde, karşımıza kültürel bir derinlik, tarihsel bir bağlam ve insan doğasına dair önemli ipuçları çıkar. Şimdi gel, bu kelimenin izini birlikte sürelim. “Ganayaklı” Ne Anlama Gelir? Kökeni ve Temel Tanım “Ganayaklı” kelimesi, Türkçede yaygın olarak kullanılmasa da, bazı yöresel ağızlarda ve eski…
Yorum BırakBina Güçlendirme Maliyeti Ne Kadar? Felsefi Bir Bakış Varlığın Dayanıklılığı: Bir Binanın ve İnsanlığın Ontolojisi Bir binayı güçlendirmek, yalnızca betonarme bir müdahale değildir; bu, varlığın kendi sürekliliğine karşı verdiği bir dirençtir. Ontolojik olarak baktığımızda, her yapı, tıpkı insan gibi, zamanın yıpratıcılığına karşı bir varoluş mücadelesi verir. Depremler, sadece doğanın hareketi değil, insan yapılarının ontolojik kırılganlığını da görünür kılar. Bir binayı güçlendirmek demek, aslında “ben hâlâ varım” diyen bir varlığa, varoluş hakkını yeniden kazandırmaktır. Fakat burada bir soru belirir: “Bir yapının devamı, onun gerçekliği midir, yoksa bizim ona atfettiğimiz anlam mıdır?” Bilginin Bedeli: Güçlendirme Üzerine Epistemolojik Bir Tartışma Epistemoloji açısından, “bina…
Yorum BırakBir Yılda Kaç Tane Kandil Vardır? Takvimle Yarışan Işıkların Peşinde “Takvim yaprakları düşerken kalbimin köşesine bir ışık düşüyor… Peki bu ışık yılda kaç kez yanıyor?” Kandil geceleri benim için yalnızca dini bir hatırlatma değil; çocukluğumun sokağında dağıtılan sıcak simidin, minareler arasına gerilen mahyaların ve bir araya gelmenin kokusu. Bu yüzden “Bir yılda kaç tane kandil vardır?” sorusu, rakamdan çok daha fazlasını çağırıyor: bir geleneğin kökenini, bugünkü ritmini ve yarına bıraktığı izi… Gel, bu soruya sadece cevap vermeyelim; ışığın izini sürerek birlikte anlayalım. Kısa Cevap (Ama Hikâyesi Uzun): Beş Türkiye’de yerleşik Osmanlı-Türk geleneğine göre bir Hicrî yılda beş “kandil gecesi” bulunur:…
Yorum BırakKaynak ve Gönderici Farkı Nedir? Edebiyatın Anlatı Evreninde Anlamın Rotası Bir edebiyatçı için kelimeler, yalnızca anlam taşıyan araçlar değil, duyguların, düşüncelerin ve kimliklerin yeniden doğduğu birer varlıktır. Edebiyat, kelimelerin gücüyle dünyayı dönüştürür; her metin bir sesin, bir yazarın ya da bir anlatıcının yankısıdır. Ancak bu anlatı dünyasında sıkça karıştırılan iki kavram vardır: kaynak ve gönderici. İletişimin yapıtaşları arasında yer alan bu iki unsur, edebiyatın estetik dokusunda bambaşka işlevler üstlenir. Bu yazıda, “Kaynak ve gönderici farkı nedir?” sorusunu edebî bir bakış açısıyla ele alarak, anlatının kimden doğduğunu ve kime yöneldiğini keşfedeceğiz. — Kaynak Nedir? Edebî Metnin Kalbindeki Yaratıcı Enerji Kaynak, bir…
Yorum Bırakİnternette Gizlilik ve Güvenlik Nedir? Toplumsal Bir Perspektiften İnceleme Bir sosyolog olarak, toplumsal yapıların, normların ve bireylerin etkileşimlerinin, dijital dünyada nasıl şekillendiğini anlamak her zaman ilgimi çekmiştir. Bugün, internetin her yönüyle toplumu dönüştüren bir güç haline gelmesiyle, gizlilik ve güvenlik kavramları, toplumsal normların ve ilişkilerin de bir yansıması haline gelmiştir. Bu yazıda, dijital gizliliği ve güvenliği, toplumsal cinsiyet rollerinin, ilişkisel bağların ve kültürel pratiklerin nasıl şekillendirdiği üzerinden analiz edeceğiz. Erkeklerin ve kadınların interneti nasıl kullandıkları ve gizlilik ile güvenliği nasıl algıladıkları, toplumsal yapılarla ne kadar iç içe geçmiş durumda? Gizlilik ve Güvenlik: Dijital Dünyada Temel Kavramlar İnternette gizlilik, bireylerin dijital…
Yorum BırakKelimelerin Derinliği, Toprağın Sessizliği: Gömü Bulunca Devlet Para Veriyor mu? Bir edebiyatçı için kelimeler, bir define haritası gibidir. Her sözcük, anlamın toprağına gömülmüş bir parçadır; kimisi kolay çıkar, kimisi yüzyıllar sonra bile gizemini korur. Edebiyatın büyüsü de buradadır: görünmeyeni anlatmak, saklıyı duyurmak. İşte bugün, bu yazıda “Gömü bulunca devlet para veriyor mu?” sorusunu yalnızca bir hukuki merak olarak değil, bir edebi motif olarak ele alacağım. Çünkü bazen bir gömü, yalnızca altından ibaret değildir; bazen insanın belleğinde, bazen bir roman karakterinin vicdanında saklıdır. — Toprak, Hafıza ve Anlatı: Edebiyatın Gömüleri Toprak, insanlığın en eski anlatıcısıdır. Her şey oraya döner ve her…
Yorum BırakHapşırmaya Ne İyi Gelir? Bir Kış Akşamının Sıcacık Hikâyesi Bir kış akşamıydı… Dışarıda kar, usul usul sokak lambalarının altında dans ediyordu. Elif pencerenin önünde battaniyeye sarılmış, elinde sıcak çayıyla burnunu çekiyordu. O sırada mutfaktan gelen bir ses: “Hapşırdın mı yine?!” diye sordu Murat, endişeyle ama hafif alaycı bir tonla. Elif gülümsedi, “Evet ama bu sefer sadece bir kez! İlerleme kaydediyorum.” dedi. İşte o akşam, hapşırığın sadece bir refleks değil, sevgiyle, anlayışla ve biraz da mizahla tedavi edilebileceğini hatırladılar. Bu, hapşırmaya neyin iyi geldiğini keşfetmenin hikayesiydi. Soğuk Havanın Sessiz Savaşı Murat analitik bir adamdı. Her problemi çözüm odaklı ele alır, strateji…
Yorum BırakGökmen Türk İsmi mi? Sosyolojik Bir İsim Üzerinden Kimlik, Toplum ve Cinsiyetin İzinde Toplumsal yapıların bireyleri nasıl biçimlendirdiğini anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, bazen bir kelimenin, bir adın ya da bir simgenin ne kadar derin anlamlar taşıdığını fark ederim. İsimler, sadece kimlik göstergeleri değil; kültürel hafızanın, toplumsal değerlerin ve cinsiyet rollerinin sessiz taşıyıcılarıdır. “Gökmen” ismi de bu açıdan ilginçtir. Kulağa gökyüzünü çağrıştıran bu kelime, aynı zamanda “Türk mü, değil mi?” sorusuyla birlikte, kimliğin çok katmanlı yapısını gözler önüne serer. Bir İsimden Kimliğe: Gökmen’in Kültürel Kökenleri “Gökmen” ismi, etimolojik olarak Türkçedir. “Gök” ve “men” sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Burada “gök” gökyüzünü, yüceliği…
Yorum BırakGece Hangi Saatte Edilen Dua Kabul Olur? Karanlık çöktüğünde şehir yavaşlar, ekranların ışığı azalır, kalbin sesi daha net duyulur. İşte tam o anlarda, içimizden bir ses “Şimdi dua et” der. Peki ama gerçekten gece hangi saatte edilen dua kabul olur? Bu yazıda hem kaynakların söylediğini, hem de modern dünyanın deneyimlerini yan yana koyarak, dost meclisinde konuşur gibi sorunun peşine düşeceğiz. İpucu: Kaynaklarda en çok vurgulanan zaman “gecenin son üçte biri”, yani seher vakti. Kısacası: İmsak öncesi seher dakikaları, kalbin en derin frekansına ayarlı bir kabul vaktidir. Kökenlere Yolculuk: Son Üçte Bir Neden Öne Çıkar? Klasik kaynaklarda gecenin son bölümünde yapılan…
Yorum Bırak